DEVAM: 27- BİLEREK
BABASINI İNKAR EDEN KİMSENİN İMANlNIN DURUMUNU BEYAN BABI
114 - (63) حدثني
عمرو الناقد.
حدثني هشيم بن
بشير. أخبرنا
خالد عن أبي
عثمان. قال: لما
ادعي زياد،
لقيت أبا بكرة
فقلت له: ما
هذا الذي
صنعتم؟ إني
سمعت سعد بن
أبي وقاص
يقول: سمع
أذناي من رسول
الله صلى الله
عليه وسلم وهو
يقول: "من ادعى
أبا في
الإسلام غير
أبيه، يعلم
أنه غير أبيه،
فالجنة عليه
حرام" فقال
أبو بكرة:
وأنا سمعته من
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم.
[:-216-:] Bana Amr en-Nakid tahdis etti, bize Huşeym b. Beşir tahdis
etti. Bize (1/80a) Halid, Ebu Osman'dan şöyle dediğini bildirdi: Ziyad'a
(uydurma) bir neseb iddia edilince Ebu Bekre ile karşılaştım. Kendisine dedim
ki: Bu yaptığınız ne oluyor? Şüphesiz ben Sa'd b.
Ebi Vakkas'ı şöyle derken dinledim: İki kulağım(la) Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim:
"Her kim İslam'da
babasından başkasından olduğunu iddia eder ve onun babası olmadığını bilerek
bunu yaparsa, cennet ona haramdır. "
Bunun üzerine Ebu Bekre:
Bunu ben de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinledim, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
4326, 6766; Ebu Davud, 5113; İbn Mace, 2610; Tuhfetu'l-Eşraf, 216
A.DAVUDOĞLU
AÇIKLAMA: Bu iki rivayetten birincinin şerhi ondan önceki hadisde
geçti. İkinciye gelince : Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in burada;
«Ona cennet haramdır.» buyurması yukarıda geçtiği veçhile iki şekilde te'vil
edilmiştir:
1
-Bu söz babasından başkasına intisabı helâl i'tikad eden hakkındadır.
2
-Boylesinin cezası, ehl-i necat olanlar cennete girerken doğrudan doğruya
cennete girememektir. O ya cezasını çektikten sonra yahud da Allah Teala'nın
affına mazhar olarak ceza görmeksizin bilâhare cennete girecektir. «Cennet
haramdır.» tabirinden murad: cennet yasak'tır, demektir.
İkinci
rivayette zikri geçen Ziyâd, bazen Ziyadü'bnü Ebih bâzan da Ziyadü'bnü Ümmih
diye anılan fakat daha ziyâde Ziyâd b. Ebî Süf yan diye meşhur olan zattır ki,
Ebu Bekre 'nin anne bir kardeşidir. Babası belli değildir. Ebu Süfyan'in gayr-i
meşru oğlu olduğu söylenir. Evvelce Ziyâd b. Ubeyd es-Sakafi diye anılırdı.
Bilâhere
Muaviyetü'bnü Ebî Süfyan, kardeşi olduğunu iddia ederek nesebini babası Ebu
Süfyan'a ilhak etti. Böylelikle Ziyad vaktiyle Hz. Alî (Radiyallahu anlı)
tarafında iken Muâviye (Rahimehullah)'ın yakınlarından oldu.
Edib,
hatib ve dâhi bir zâttı. Ancak fazla şiddet gösteren bir devlet adamı idi. 35
hicrî tarihinde vefat etmiştir. Halk Muâviye 'nin bu işine çok içerlemişti. Ebu
Bekre (Radiyaiîahu anh) kardeşinin hareketlerini beğenmediği için onunla
alâkasını kesmiş; onunla ebediyyen konuşmamaya yemin etmişdi. İhtimal Ebu Osman
onun kardeşiyle konuşmadığını bilmediği için : «Bu yaptığınız nedir?» diye
çıkışmıştır. Yahud bu sözle Ziyad'ın babasından başkasına intisabını kasdederek
: «Kardeşinin şu yaptığı nedir? Ne çirkin ve cezası büyük bir iş yaptı: Çünkü
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun bu yaptığını yapana cenneti haram
kıldı» demek istemiştir. şekillerinde de rivayet edilmiştir. Nevevi bunların
hepsinin doğru olduğunu söyler.
115 - (63) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا يحيى بن
زكرياء بن أبي
زائدة وأبو
معاوية، عن
عاصم، عن أبي
عثمان، عن سعد
وأبي بكرة،
كلاهما يقول: سمعته
أذناي. ووعاه
قلبي. محمدا
صلى الله عليه
وسلم. يقول: من
ادعى إلى غير
أبيه، وهو
يعلم أنه غير
أبيه، فالجنة
عليه حرام".
[:-217-:] Bize Ebu Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize
Yahya b. Zekeriyyâ b. Ebî Zaide ile Ebu Muâviye, Asım'dan, o da Ebu Osman'dan,
o da Sa'd ile Ebu Bekre'den naklen her
ikisinin de dediki: Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Kim
babasından başkasından olduğunu iddia edip de o iddia ettiği şahsın, babası
olmadığını biliyorsa cennet ona haramdır" buyururken kulaklarım onu
dinledi, kalbim onu belledi.
NEVEVİ ŞERHİ (215, 216, 217)
(215)
Allah Resulünün: "Babalarınızdan yüz çevirmeyin ... " (2/51) Diğer
rivayette "her kim İslam'da ... cennet ona haramdır" buyurmaktadır.
Birinci rivayetin (214) ise şerhi bundan önceki başlıkta yapılmış
bulunmaktadır.
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Selleml'in: "Cennet ona haram olur" buyruğu
hakkında da benzeri buyruklar ile ilgili daha önce sözkonusu ettiğimiz iki
türlü yorum yapılmıştır. Bunlardan birisi bu böyle bir işi helal kabul ederek
yapan kimse hakkında yorumlanır, ikincisi de böyle bir kişinin amelinin
karşılığı ilk olarak cennete girip, umduklarını elde eden ve (cehennemden yana)
esenliğe kavuşan kimseler arasında olmak anlamıyla ona haramdır. Bu sebeple
böyle bir kimse bu ilk girenler ile birlikte girmesi engellenip, bundan sonra
oraya girmesi sureti ile cezalandırılması da mümkündür, hiçbir şekilde
cezalandırılmayıp, şanı yüce Allah'ın onu affetmesi de mümkündür. "Haram
kılma"nın anlamı yasak etmek ve engellenmek demektir.
"Babasından
yüz çevirmek" yani nesebinin ondan olduğunu söylemeyi terk edip, babası
olduğunu inkar etmek, demektir çünkü bir şeyi terk edip, ondan hoşlanmamak
anlamı kastedilince "rağbet etmek" anlamındaki mı "an"
harfi cerri ile kullanılır. Eğer bir şeyi tercih edip, isteyecek olursa aynı
fiil "fi" harfi cerri ile kullanılır.
Ebu
Osman'ın "Ziyad'a nesep uydurulduktan sonra Ebu Bekre ile karşılaştım ...
Bunu ben de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinledim"
rivayetine gelince, Ebu Osman'ın bu sözlerinin anlamı Ebu Bekre'nin yaptığını
reddetmek, tepki göstermek anlamındadır çünkü burada sözü edilen Ziyad, Ziyad
b. Ebu Süfyan olarak bilinen kişidir. Hakkında (babasının oğlu Ziyad anlamında)
Ziyad b. Ebuh denildiği gibi (annesinin oğlu Ziyad anlamında) Ziyad b. Ummihde
denilir. Ebu Bekre'nin anne bir kardeşidir. Ziyad b. Ubeyd es-Sekafı diye de
bilinirdi, sonra Muaviye b. Ebu Süfyan kardeşi olduğunu ileri sürüp, onu babası
Ebu Süfyan'ın nesebine kattı. Böylelikle de önceleri Ali b. Ebu Talib (r.a.)'ın
arkadaşlarından iken, onun arkadaşları arasına girmiş oldu. Bundan dolayı Ebu
Osman, Ebu Bekre'ye: Bu yaptığınız da ne oluyor, diye çıkışmıştır. Ebu Bekre
(r.a.) ise böyle bir şeyi kabul etmeyen ve bundan dolayı Ziyad'a darılıp,
ebediyen onunla konuşmayacağına dair yemin etmiş birisi idi. Muhtemelen Ebu
Osman ona bu sözleri söylediğinde Ebu Bekre'nin bu tepkisi kendisine
ulaşmamıştı yahut bu yaptığınız da ne oluyor sözü ile senin kardeşinin bu
yaptıkları ne çirkin, cezası ne büyük bir iştir çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) böyle bir iş yapana cenneti haram etmiştir maksadıyla da söylemiş
olabilir. (2/52)
Ebu
Osman'ın sözü olarak c.?;I): iddia edildi, ileri sürüldü lafzını dal harfi ötreli,
ayn harfi kesreli olarak -meçhul (edilgen) bir mı olarak harekeledik. Muaviye
onun nesebini iddia edince demektir. Hafız Ebu Amir el-Abderi'nin hattı ile ise
bu laflZ dal harfi ve ayn harfi fethalı olarak bu işi yapanın öznesi Ziyad
olmak üzere harekelemiştir. Bunun da şöyle bir açıklaması vardır:
Muaviye
bu iddiada bulununca Ziyad da onu tasdik etti. Böylelikle Ziyad da Ebu
Süfyan'ın oğlu olduğunu iddia etmiş oldu. Allah en iyi bilendir.
Sad
b. Ebu Vakkas (r.a.)'ın: "(,:?l.;~i ~): Kulaklarım işitti" ibaresini
biz bu şekilde (fiilin sonunda özneye delalet eden te harfi olmaksızın) ve
kulaklarım anlamındaki laflZ da tesniyeli olmak üzere zapt ettik (harekeledik).
Şeyh Ebu Amr b. es-Salah da bunu bu şekilde tesniye olarak Ebu'lFeth es-Semerkandi'nin,
Abdulgafir'den diye naklettiği rivayetinde nakletmiş bulunmaktadır. O dedi ki:
Bu laflZ itimat olunan Ebu'l-Kasım el-Asakiri'nin ve başkalarının asıl
nüshalarında ise tesniye elifi olmaksızın "kulağım" şeklindedir.
Kadı
lyaz'ın nakletliğine göre ise bazıları buradaki "sem'" fiilini mastar
(mef'ul-i mutlak) olmak üzere ayn harfi fethalı olarak harekelemiştir.
"Kulağım" anlamındaki lafzı da tekil olarak zikretmişlerdir. Biz de
bunu el-Ceyani yolu ile mim harfi sakin olmakla birlikte, ayn harfi ötreli olarak
zapt ettik, uygun olanı da budur. Sibeveyh de: Araplar kulağı m Zeyd' i şunu
söylerken dinlemiştir (dinlemek anlamındaki lafız ayn harfi ötreli olarak sem'u
şeklinde) derler, demiştir. Kadı HaflZ Ebu Ali b. Sukkere'nin ise bu kelimeyi
bizim ilk olarak zikrettiğimiz üzere mim harfi kesreli (mazi bir fiil şeklinde:
dinledi, anlamında) diye harekelediği nakledilmiş ise de Kadı bunu kabul
etmemiştir fakat onun bu kabul etmeyişinin bir kıymeti yoktur. Aksine sözü
geçen bütün bu şekiller sahihtir ve açıkça anlaşılan nakillerdir. Mim harfinin
kesreli olarak (mazi bir mı şeklinde) okunuşunu destekleyen husus ise diğer
rivayette geçen:
"Bunu
kulaklarım duydu, kalbim belledi" ifadesidir. Allah en iyi bilendir.
(217)
Diğer rivayetteki: (....): "Kulaklarım Muhammed'i dinledi, kalbim
belledi" ibaresinde "Muhammed" lafzının nasb ile gelmesi
fiillerin sonundaki he zamirinden bedelolduğundan ötürüdür. Yani onu belledi,
onu dinledi demek olur. Allah en iyi bilendir.
Senet
ile ilgili olarak şunları söyleyelim: Senette Harun el-Eyli ve İrak vardır.
İrak' ın ayn harfi kesreli, son harfi de kef' dır. Senetteki Ebu Osman
"en-Nehdi" nispetli olup, adı Abdurrahman b. Mull (şeddeli lam)
iledir, mim harfi ise hem kesreli, hem ötreli okunur. Mim harfi kesreli, lam
harfi sakin ve sonunda hemze ile "mil'" diye de söylenir.
Mukaddimenin şerhinin son taraflarında buna dair açıklama geçmişti.
Ebu
Bekre'nin adı ise Nufey' b. Haris b. Kelede'dir. Onun ve kardeşi Ziyad'ın
annesi ise Haris b. Kelede'nin eariyesi olan Sümeyye'dir. Ona Ebu Bekre (makara
sahibi) denilmesinin sebebi ise Taif kalesinden Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'e bir makara ile kendisini sarkıtarak inmesinden dolayıdır. Basra'da
51 yılında -52 de denilmiştir- vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun. Şam yüee
Allah en iyi bilendir.